Osmanlı’da Kahve Kültürü: Kahvenin Osmanlı’ya Gelişi

Osmanlı’da Kahve Kültürü: Kahvenin Osmanlı’ya Gelişi ve Kahvenin Tarihi

Tarih boyunca yerinde durmayan insanoğlu kendi bildiklerini başkalarına öğreterek, başkalarından öğrendiklerini de kaydederek yoluna devam etti. Bu ilerleyiş Anadolu’daki yeme-içme, eğitim, ticaret alışkanlıklarını Avrupa’ya Avrupa’dakini de Asya’ya taşıdı. İnsanoğlu bu şekilde kendini besleyerek ve ilerlerken kültürler ve toplumlar meydana gelmesine vesile oldu. Etiyopya’da başlayan kahvenin hikayesi Osmanlı’ya ulaştığında bambaşka bir boyut kazandı. Din, ticaret ve savaş yoluyla dünyanın çeşitli noktalarına yayılan kahve, günümüzde gittiği her bölgede farklı şekilde demlenerek tüketildiğini görürüz. Osmanlı’da kahve sunumu ve kültürü, diğer kültürlerle farklılık gösterdiğinden dünya çapında özel bir yere sahiptir. Türk kahvesinin farklılığı ve özelliği 2013 yılında tescillenerek UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine girmeye hak kazanmıştır.

Kahvenin Osmanlı’ya Gelişi

Kahve ilk kez Mekke’de yaygın olarak içilmeye başlandı. Hac vazifesini gerçekleştirmek üzere Arabistan’a giden Osmanlı Türkleri kahve ile ilk kez burada tanıştı. Kahvenin kokusundan ve lezzetinden etkilenen Türkler, kahveyi şifalı su olduğuna inanarak Osmanlı topraklarına getirdi. Kahve tarihinin dönüm noktası Osmanlı topraklarına gelmesiyle başladığı yadsınamaz bir gerçeklik olarak kabul edilebilir. Din yoluyla Osmanlı topraklarına gelen kahve, ticaret ve savaş aracılığıyla tüm dünyaya yayıldı. Kahvenin günümüzde bu kadar çok tüketilmesinin yadsınamaz sebeplerinden biri Osmanlı Devleti’nin çok geniş topraklara hakim olması idi.

Osmanlı İmparatorluğunda Kahve Kültürü

Osmanlı’ya kahvenin gelişi ile birlikte farklı bir pişirme tekniğiyle tüketilmeye başlandı. Tüm dünyada kahve demlenerek servis edilirken Osmanlı’da kısık ateşte pişirilerek yanında su ve lokumla ikram edilirdi. Kahve ilk kez 1460’lı yıllarda İstanbul’a gelmesine rağmen yaygın olarak tüketilmeye başlamadı Kanuni Sultan Süleyman dönemini buldu. 1554 yılında Tahtakale’ye getirilen kahve burada depolanarak şehrin ve hatta ülkenin farklı noktalarına gönderilirdi. Kahvehanelerin açılmaya başladığı 16. yy’de kahve önemli bir sosyalleşme aracı olarak görülürdü. Osmanlı’da kahve kültürü daha çok sosyalleşmek içi kullanılan bir araç hüviyetinde idi. Camilerin çevresinde açılan kahvehaneler daha çok vakit namazlarını beklerken vakit geçirilen yerler olarak değerlendirilirdi. Gazete, dergi ve kültür sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler, haber akışının sağlandığı, devlette olup bitenleri öğrenmek toplanılan yerlerdi.

Seferlerin azaldığı 17.yy sonrasında Osmanlı İmparatorluğu himayesinde olan Yeniçeri Ocağı başıboş kaldı. Boşta kalan Yeniçeri Ocağı, kahve ve kahvehane ticaretini elinde tutmaya başlayınca kahvehaneler fitne ve isyan yuvalarına dönüştü. Bunun üzerine dönemin padişahı II. Mahmut kahvehanelere yasaklar getirdi. Yasağa uymayan kişilerin dükkanlarını ateşe verdirerek ağır yaptırımlar uyguladı.

Osmanlı Sarayında Kahve

Osmanlı’da kahve tarihi, günümüze sirayet eden ve sahip çıkılması gereken önemli bir kültürel mirastır. Kahve sadece halk arasında değil sarayda da oldukça ehemmiyetli bir yere sahipti. Sarayda adeta bir seremoni ile sunulan Türk kahvesi en kusursuz fincanlarda ve en lezzetli lokumlarla ikram edilirdi. Kahve ikram edilen kişiye verilen önemi ifade etmek için kahvenin köpüğünden kahveyle birlikte gelen şerbete kadar dikkatle seçilirdi.

Osmanlı Sarayında hazırlanan Türk kahvesi, kavurma, pişirme ve ikram yöntemleriyle dünyada pişirilerek sunulan tek kahve olma özelliğine sahiptir. Türk kahvesi, UNESCO Somut Olmayan Dünya Miras Listesinde yer almaktadır.

LEZZETİN BAŞLADIĞI YER BONGARDİ İLE DÜNYA KAHVELERİNİ KEŞFET!

Siz de Dünya Kahvelerini Tatmak ve Benzersiz Lezzetlerini Keşfetmek İsterseniz Trendyol, Hepsiburada ve Çiçek Sepeti`nden Tekli Paketler, Fırsat Ürünleri ve Avantajlı Setlerimize Ulaşabilir, Lezzeti Kapınıza Çağırabilirsiniz.

Lezzetin Başladığı Yer